Büyüklenmiş Kendilik ( Grandios Self) Bireysel ve Toplumsal Boyutlarda

Giriş

İzmir’de bir film gösteriminde yorumcu arkadaşımız “Dr. Timur Oğuz” bize “burada Kohut olsaydı ne anlatırdı? ” sorusunu yöneltti.

Kohut geliştirdiği narsisistik “özsevisel” kuramdan söz ederdi elbette. “Özsevisel öfkeyi” konu olarak seçerdi örneğin. Bu öfkeyi incinmeye bağlar ve onun öç alma ile bağlantısını kurardı. Kin tutma üzerine bir konuşma yapardı belki de. Tutar Kaptan Ahad`ın Moby Dik´le savaşını anlatır, narsisistik yaralanmaların nasıl öce dönüştüğünü gösterirdi. Yaratıcılık üzerine konuşurdu bir bakarsınız. Narsisistik nevrozlarda annenin bebeğe sömürücü yaklaşımı ya da eşduyum eksikliğinin önemini vurgulardı. “Büyüklenmiş Kendilik” kavramını anlatma fırsatını ise kesinlikle kaçırmazdı.

Neyi anlatacağını kestiremezdik. Ama neyi anlatırsa anlatsın, engin deneyimleri ve bilgisinden dolayı ona hayran olurduk hepimiz; dediklerindense birşey anlamada güçlük çekerdik. Açıkçası anlayamazdık. Ortak bir duyguda kümeleşmede, ortak bir kavramda buluşmada zorlanır, Kohut’u izlemede engellenirdik. Adam yerine konulmadığımız, önemsenmediğimiz duygusu ortamda yaygınlaşırdı . Kohut’un etkisinden kurtulup konuya yönelme güçlüğü yaşardık. Kendimden bilirim; Kohut’u bir kez, beş kez, on kez okumak onu anlamaya yetmiyor.
İşte dinlediğimiz kişiye hayran olurken; konusunu anlamakta zorlanışımız, zorlanırken de önemsenmediğimiz düşüncesine hatta değersizlik duygularına kapılışımız “Büyüklenmiş Kendiliğin” bizdeki izdüşümleridir, yankılarıdır. “Büyüklenmiş Kendilik” narsisistik nevrozun temel yapısal öğesidir, tanısal kardinal belirtisidir.

Özet

Bu çalışmada “Büyüklenmiş Kendilik” (Grandious Self) konu olarak seçildi ve “Grandious self” kavramı toplumsal ve bireysel boyutlarda anlatıldı. Bireyler gibi toplumlar ya da toplumların bir kesiminin de şişindikleri, kabardıkları, büyüklendikleri dönemler oluyor çünkü. Böylesi dönemlerde onarılmaz yanlışlar da yapılıyor. Hangi tür ve nedenden olursa olsun büyüklenme bir körlüğü bir sağırlığı da birlikte getirir çünkü. Ruhçözümlemesinde bu tür görememezlik ve işitememezlik “Narsisistik Körlük”, “Narsisistik Sağırlık” diye betimleniyor. Kohut, Kernberg ve Volkan çıkarcılık ve sömürüyü, eşduyum eksikliğini, duygusal sığlık ve yoksunluğu büyüklenmiş kişilerin baskın özellikleri olarak saymakta ve bu kişilerin büyüklenmelerine karşın hayranlığa aşırı bağımlılıkları arasındaki çelişkiye işaret etmektedirler. Vakfımızda ise aşırı kırılganlıkları büyüklüklerine yakışmayan bir diğer çelişki olarak değerlendirilmektedir. Narsisistik kişilerin incinmelere verdikleri tepkilere de (küsme ve öç alma) çalışmada ayrı bir yer verilmiştir.

Sevgi ve Özsevisel (Narsisistik) Gereksinimler “Dürtüler”

Ellili yıllarda Erikson, Spitz gibi çocuk araştırmanları sevgi, sıcaklık ve yakınlık istemlerinin ruhsal gelişimimizdeki önemini vurgulamışlardır. Yetmişli yıllarda değer ve önemsenme bu gereksinimlere katılmıştır. Toplumda bir yerimizin olması ya da içinde bulunduğumuz ortamda önemsenmemiz, ya da ilişkilerimizde bize değer verilmesi ya da ciddiye alınmamız ya da bize saygı gösterilmesi evrensel gereksinimlerimiz, evrensel tutkularımız arasındadır çünkü. Yemek yemek, sevilmek, cinsel doyum sağlamak zorunda oluşumuz gibi. Ne yazık ki sevgisel ve özsevisel dürtülere genelde eşanlam veriliyor ve birbirlerinin yerine kullanılıyor. Tıpkı bir zamanlar Freud’un benlik ve kendiliğe eşanlam vermesi ve iki kavramı birbirlerinin yerine kullanması gibi.

Oysa sevgi ve özsevinin birbirlerine tüm benzerliklerine karşın sevgide yakınlığı ve sıcaklığı aramak ağırlıktayken özsevide değer ve önemsenme gereksinimleri önceliktedir. Sevgi başkasının bireyselliğini tanıyan bir beraberliğe olanak verir yani hem kendiliğin hem de nesnelerin eşdeğerli libidinal yatırımı söz konusudur. Özsevide yatırımlar kendiliğe yöneliktir. Sevgideki bu tür yatırım eşduyum ve yaratıcı yetilerin önemli bir kaynağıdır. Özsevideyse nesnelere kendilerine hayran olmak, onun hakimiyetinde yaşamak gibi görevler verilir ama onlara yatırım yapılmaz. Dr. Görkem bir seminerde “bu tür yaklaşımın narsist için başkalarının düzeyine inme ve bu nedenle bir çeşit değer yitirme anlamına gelebileceğini” öne sürmüş ve bu görüşü beğenilmişti. Buysa nesnelerle eşduyum yapılmasını, başkalarının bireyselliği ve hakları olan kişiler olarak tanınmasını engeller. Narsist başkasını çıkar sağlayacak nesneler olarak görür. İçindeki haset ve incinme korkuları yakın ilişkiler kurulmasına da olanak vermez.

Beğenilen, sayılan, değerli bir kişi olarak onaylanmak gibi dürtüsel gereksinimleri sağlıklı yollarla doyuranlar sağlıklı önemsenme ve değerlilik duygularını geliştiriyorlar. Aslında bizler, hepimiz, değerimizi yaşamak, değerli ve önemli olduğumuza inanmak zorundayız. Sevilmeyi arayışımız gibi. Bunun sağlıklı yollardan sağlanması durumlarında normal özseviden söz edilir. Normal narsisizm kendiliğin dengeli bir bütünleşmesidir. KİMİLERİYSE bu bütünleşmeyi sağlayamıyor. Normal özseviyi geliştiremiyor, kendi değerine ve önemine inanamıyor. Değeri ve önemini yaşayamayan kişilerse bitmeyen yetersizlik ve değersizlik duygularına kapılıyorlar. Sağlıklı narsisizmi geliştiremeyen ve değersizlik duygularını taşıyanların bir kümesi hileye kaçıyor, bitmeyen yetersizlik ve aşağılanma duyularına karşı savunmak için şişiniyor, kabarıyor, büyükleniyor. Bulunmaz, benzersiz bir kişi olduğuna kendisi de inanıyor ve kendisine çok değerli bir kimseymiş gibi davranılmasını bekliyor. Bunu bulamadığı durumlarda ise kolayca kırılıyor, kolayca inciniyor, darılıyor. Büyüklenirken de başkalarına yukardan bakıyor, onları küçümsüyor. Daha da beteri onları aşağılıyor. Başarılı bir işadamının, konseri güzel geçmiş bir müzisyenin bir parçacık büyüklenmesi onun doğal hakkıdır. Başarıyı aramamızın bir nedeni de budur aslında. Ama sağlıklı büyüklenmeye başka müzisyenleri değersizleştirmenin katıldığı noktada patolojik kabarma başlar. Yani kendisi büyüklenirken bu büyüklenme yetmiyormuşçasına başkalarını aşağılamak, patolojik büyüklenmenin baskın bir özelliğidir.

Büyüklenme; Toplumsal Boyutlarda

Toplumlar da benzer özellikler gösterir. Toplumların ya da bir kesimin kabarması, şişinmesi, büyüklenmesi, daha da beteri bu büyüklenme yetmiyormuşçasına, başka toplumları aşağılaması, onları yoksaması tarih sayfalarından düşmezler.

Son yirmi yıla bir bakalım. Dönem batılıların öncelikle de Amerika’nın diktatör Saddam ile tutturduğu yıllardır. Kendisi büyüklenmiş Saddam yaşamının hatasını yapmış, büyüklenmiş kişilerin kör ve sağır olduklarını kan

kamagra gel viagra bestellen cialis bestellen kamagra bestellen cialis bestellen kamagra schweiz tadalafil generika viagra bestellen kamagra schweiz cialis schweiz levitra generika cialis generika priligy kaufen viagra bestellen